• Sümbül Sinan Hz
2411.2017

Sümbül Sinan Hz

Sümbül Sinan Hz.'nin Hayatı, Sümbül Sinan Hazretleri kimdir?

Merzifonlu bir Evliya

Sümbül Sinan (1451 - 1529)

Sümbüli tarikatının kurucusudur. Asıl adı Yusuf bin Ali olan Sümbül efendi 1451 senesinde Merzifon'da dünyaya gelmiştir.Dedesinin adı Kaya idi. Sinanüddin olarak anılırdı. Isparta'nın Borlu kazasında eğitimini tamamlıyarak İstanbul'a geldi. Efdalzade Hamüdiddin Efendiden ders aldı. Bir müddet sonra Koca Mustafa paşa 'da bulunan Çelebi Halife olarak anılan Cemalettin Aksarayi'ye bağlandı. Üç sene kadar orada hizmette bulunduktan sonra Şeyhinin emriyle Mısır'a gitti. 
Mısır sultanı Kaçmaz Sultan ona büyük bir ilgi göstererek kendi adına yapılan camide göreve başladı.
Burada görev yaptığı yıllarda İstanbul'da büyük bir zelzele oldu. Arkasından da bir veba salgını İstanbul'u kasıp kavurmaya başladı. Padişah İkinci Bayezid Han bu musibetin üzerlerinden kaldırılması için Çelebi Halife hazretlerine Kâbeye giderek onlar için dua etmesini rica etti. Kabul eden şeyh daha Üsküdar'ı yeni geçmişti ki Salgın sona erdi. Padişah isterseniz geri dönebilirsiniz diye haber gönderdi ise de Cemali efendi artık niyet edildiğini bundan dönmenin caiz olmadığını belirterek yoluna koyuldu. Sümbül Efendi'ye ulaştırılmak üzere bir mektup yazdı. Mektupta Mekke'ye hacca gideceğini onu da oraya beklediğini yazıyordu. Sümbül Efendi hemen daha önce kararlaştırılan yere doğru yola çıktı ise de şeyhiyle görüşmesi nasip olmadı. Tebük yakınlarında Cemali efendi ona bir mektup bırakarak vefat etti. Vasiyetinde kendisinin hacıların gititği yolu üzerine defnedilmesini, kızı Safiye Sultan ile evlenmesini ve Koca Mustafa Paşa'daki dergâha şeyh olarak geçmesini bildiriyordu.
Hac sonrası İstanbul'a dönüşünde kendini büyük bir kalabalık karşıladı. Yetiştirdiği talebeler arasında Merkez efendiyi hepsinden daha çok severdi. Bunu çekemeyen bazı talebeleri bunun sebebini sorduklarında bütün talebelerine bir görev verdi. Şöyle bir soru sordu:
"Haşa! Eğer siz Allah olsaydınız dünyayı nasıl yapardınız?"
Kimi şeytanı yaratmazdım, kimi iyileri şöyle güçlü kılardım, kimi de kötüleri şöyle yaratırdım derlerken Merkez efendi:
"Kötüyü gene kötü olarak, iyiyi de iyi olarak yaratır, hiçbir şeyi değiştirmezdim der. Sümbül Efendi talebelerine dönerek:
" İşte şimdi söz merkezini buldu. Sizler Allah (cc)'ın yaradış şeklini beğenmiyor, haşa böyle yaratarak onun kusur işlediğini düşünürek değiştirmek istiyorsunuz. Halbuki o kardeşiniz herşeyi yerli yerince bırakarak hakka rıza gösteriyor der.
Sümbül adını birgün zikir ve tesbihatla uğraşırken bahçedeki sümbüllerinde kendi zikrine eşlik ettiğine görünce o günden sonra bir daha hiçbir bitkiyi koparmaması üzerine almıştır.
Bazı dervişlerdeki gevşekliklere kızarak:
Biz onsekizyıl sırtımızı yere koymadık bir yere dayanmadık. Namazda oturur gibi uyuduk derdi.
Şeyhülislam Ahmet bin Kemalpaşa kendine çok hürmet gösterirdi. Daha önceleri ilmiyle kibirlenen ve dervişleri hor gören bu zatı dervişler Sümbül Efendiye şikâyet ederler. Dosdoğru Şeyhülislamın yanına girmek isteyen Sümbül Efendi'yi kapıcılar içeri koymazlar. Sümbül efendi:
"Allah Resülunun kapıcıları mı vardı diye yüksek sesle itiraz edince onu duyan şeyhülislam daha önce hiç görmediği bu zatı yanına çağırarak ne istediğini sorar. o da:
Benim bir sorum var. Allah'ın ilmi ile kulların ilmi arasında ne kadar fark vardır? der.
Bu çok basit diyen şeyhülislam eline kalemini alarak kocaman bir daire çizer. Farzedelim bu Allah'ın ilmi olsun der. Daha sonra küçücük bir nokta yapar. İşte bu da gelmiş ve gelecek bütün insanların ilmidir. der. Bunun üzerine Sümbül efendi.
"Peki sana gurur ve kibir veren ilmin bu noktanın neresinde bir zahmet birde onu bana göster diyerek şeyhülislamı utandırarak terbiye eder. 
Risalet-ül Etvar adlıtarikat usül ve edeplerini anlatan kitabından başka Risalet-ül tahkikiye adında bir kitabı daha bulunan Sümbül Sinan hazretleri 1529 senesinin Muharrem ayının ikinci pazartesi günü vefat edeceğini anlıyarak dostları ve talebeleriyle helâllaşarak seksen yaşında kelime-i tevhid getirerek Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenaze namazını Şeyhülislam Ahmet bin Kemal paşa kıldırdı.
Türbesi Koca Mustafa paşa dergâhındadır. Türbenin dışındaki çinilere yazılı kitabe Şeyhülislam'a aittir. Bir kaç kıt'asını alıyoruz:
Mülk-i fâniden bekâ iklimine 
Gitti tevhid ede o şirin leb,
Eyledi Şehr-i Muharrem'de sefer
Leylet-ül İsneyn'de ol zünneseb
Yerde gökte kamu ins-ü melek,
Cem' olup kıldı namazın bîtab,
Hâtif-ü gaybi dedi târihini,
Nûr ola Sünbül Sinan'ın kabri hep

Yorumlar

  1. KAYITLI YORUM BULUNAMADI

( Sizin Görüş ve Önerileriniz Bizim İçin Çok Önemlidir O Sebeple Yorumlarınızı Bizden Esirgemeyiniz )
Yorum Yaz