• Babasının Annesi Hz. Fatıma(R.anha)
3009.2017

Babasının Annesi Hz. Fatıma(R.anha)

Peygamberimiz’in (aleyhissalatu vesselam) kızı, en çok sevdiği, en yakın sırdaşı, neslini devam ettireni; cennetlik kadınların en üstünlerinden, takva abidesi, ibadetlerine çok düşkün, edep timsali

Peygamberimiz’in (aleyhissalatu vesselam) kızı, en çok sevdiği, en yakın sırdaşı, neslini devam ettireni; cennetlik kadınların en üstünlerinden, takva abidesi, ibadetlerine çok düşkün, edep timsali, günahlardan arındırılan mümine kadınlar için mükemmel bir numune-i imtisal

Bu kişiler ahlak, fazilet, erdem, güzellik, diğergamlık adına ne varsa hepsini kendilerinde cem etmişlerdir. Onları kelimelerle övmek yanlış olur; aksine kelimeler böylesi kişilikleri anlatmakla güzelleşir. İşte Hz. Fatîma da bunlardan biridir.

Hayatını ifade noktasında aciz kaldığımız Resulullah’ın gözünün nuru, sevgili kerimesi Fatîma’dır.

Hz. Fatîma, Hz. Peygamber’in bildirmesiyle ‘ Âlemlerin kadınlarının seyyidesi’ payesini alan, mümine kadınlar için mükemmel bir numunedir.

Hz. Fatîma, Allah Resulü’nün neslinin devamına vesile küçük kızıdır. Hz. Fatîma, mübarek neslin devamı sayılan kız olmanın yanı sıra Hz. vMuhammed(s.a.v)’in bir parçası gibidir. Zira Hz. Peygamber: “Fatîma, benim bir parçamdır. Onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur.” buyurmuştur.

Hz. Fatîma, kısa bir ömre mümine kadına bire bir örneklik teşkil eden sabırla örülmüş, takvayla süslenmiş, iffetle nakışlanmış, çile ve meşakkatle olgunlaşmış bir hayat sığdırmıştır.

Doğum tarihi hakkında farklı rivayetler vardır. Bis’etten beş yıl önce -Kâbe’nin onarıldığı yıl- dünyaya geldiği kuvvetli rivayettir. Çocukluğu Müslümanların çokça eziyete uğradığı bir döneme denk gelmişti. O babası Hz. Muhammed (s.a.v)'in ve müminlerin zorluklarına ve cefalarına çocuk yüreğiyle şahit oldu. Hz. Hatice gibi azize bir annenin dizi dibinde terbiyesini alan nasipli bir evlattı.

Fatîma’nın künyesi ‘Ümmü Ebiha( Babasının annesi)’, lakabı ise Zehra (beyaz, parlak ve nur yüzlü kadın)’dır. Aynı zamanda ‘ iffetli, hayâlı kadın’ anlamına gelen Betül ismiyle de çağrılırdı.

Hatice annemizin vefatıyla Allah Resulü kızına hem baba hem anne olmaya çalışırken Fatîma(r.anha) ise onun koruması oldu. O artık sevgi, şefkat ve varlığını babasına adamıştı. Ablaları Zeynep, Ümmü Gülsüm ve Rukiye evlenince bütün yük Fatîma’nın omuzlarına biner. Çocuk bir bedenin bunca yaşadığı, erken bir olgunlaşma getirmişti. Çocukça oyunları bırakmış, babasının yanı başında mevzi almıştı. Resulullah’ın terbiyesinde yetişen Hz. Fatîma, O’nun hayâ, edep, konuşma tarzı, yürüyüşü gibi birçok hasletine sahip olmuş.

Bazen evden çıkıp babasını takip eder, müşriklerin saldırı ve tazyiklerine karşı O’nu korurdu. Bir gün yine babasının ardı sıra gitmişti. Hz. Peygamber (s.a.v), Kâbe’nin yanında namaz kılıyordu. Secdeye vardığı esnada rezil ve zelil bir adam olan Ukbe B. Ebi Muayt onun sırtına deve işkembesi koyar. Fatîma hemen koşup bunu babasının sırtından alır ve orada hazır bulunan necis müşrik elebaşlarının suratına fırlatır. Resulullah, bu çirkin davranışı işleyenlere beddua etmiş ve namazını tamamlayarak evine varmıştı.

Fatîma yine babasının müşrikler tarafından hırpalandığını görür. Müşrikler, dağılınca babasının yanına varır. Akan kanlarını siler, üzerinde biriken toprağı temizler.

Uhud Savaşı’nın şiddetlendiği bir anda “Allah Resulü öldürüldü” şayiası yayılır. Hz. Fatîma, hemen on dört sahabe hanımla savaş meydanına koşar. Hz. Ali’nin refakatiyle babasını bulur, O’nun boynuna sarılır, ağlayarak başındaki ve yüzündeki kanları temizler, bir hasır yakarak külüyle Hz. Peygamber’in yarasını sarar.

Hz. Fatîma evlilik çağına gelmişti. Bir gün Hz. Ebubekir ve akabinde Hz. Ömer, Allah Resulü’ne damat olma şeref ve arzusuyla Hz. Fatîma’yı istemek için nebevi huzura varırlar. Hz. Peygamber, onlara bu hususta Allah’ın emrini beklemelerini söyler. Daha sonra sahabeler, Fatîma’yı istemesi için Hz. Ali’yi teşvik eder ve ona: “Fatîma’nın yanı senin yanındır.” derler. Bunun üzerine Hz. Ali(r.a), Resulullah’a giderek Hz. Fatîma’yı kendisine ister. Allah Resulü(s.a.v) de, ona: “Hoş geldin, safalar getirdin!” der. Hz. Peygamberimiz (s.a.v) 400 miskal gümüş mihrle onları evlendirir ve bu evliliği bir hutbeyle Müslümanlara ilan eder. Hz. Fatîma’nın düğününde yemek verilmiş, defler eşliğinde oyunlar oynanmış ve İslami marşlar söylenmiştir.

Hz. Fatîma’nın evliliği, aile yaşamı mümine kadınlar için hikmet dolu bir örneklik tablosudur. İbret ve güzellik vesikası bu aileden bazı sahneleri izleyelim:

Hz. Fatîma, Hz. Ali ile evlendiğinde ağlamıştı. Bunun üzerine Allah Resulü, kızının yanına gelir ve:

—Ey Fatîma! Niçin ağlıyorsun? Ben, seni talip olanların en bilgilisi, yumuşaklık ve ahlakta en üstününe ve ilk Müslüman olanına nikâhladım.

Hz. Peygamber, bu yeni evli çifte değer veriyor, ilgi gösteriyordu. Çünkü O(s.a.v), bu aileyi yönlendiriyor; doğru adımlarını takdir ediyor, zaaflarını şefkatle gideriyordu. Evliliğin ilk günlerinde onlara sık sık uğruyor, hal ve hatırlarını soruyordu.

Hz. Peygamber (s.a.v), Müslüman aileye örneklik teşkil eden bu ailede Hz. Fatîma ile Hz. Ali arsasında işbölümü yapmıştı. Buna göre Hz. Fatîma evin iç işleri, Hz. Ali de dış işlerinden sorumlu olacaktı. Zorlu, yorucu anlarda birbirine destek vereceklerdi.

Peygamberimiz kendi ev halkının ziynetlenmesine, altın ve gümüş gibi takılar takmasına, göz alıcı süsler ve dikkat celbeden elbiseler içinde bulunmalarına razı olmazdı. Çünkü O(s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“ Bunlar, benim ev halkımdır. Onların dünya hayatlarında dünya metalarının üstünlüklerinden faydalanmalarını arzu etmem!”

Onların fakirlik ve muhtaçlığını gördüğü bir zaman Hz. Fatîma’ya hitaben:

“ Kızım sabret! Hz. Musa ile hanımı da on sene boyunca çuha parçasından ibaret bir döşekte yatmışlardı. Sabırlı ol! Allah’tan kork! Rabbine ibadette devamlı ol, evinin işlerini görmeye devam et!” buyurmuştu.

Hz. Fatîma, bir gün ev işlerinin ağırlığı sebebiyle savaş esirlerinden birini hizmetçi almak için Allah Resulü’ne haber yollar. Allah Resulü onlara geldi. Hz. Fatîma ve Hz. Ali, Allah Resulü’nü ayakta karşılamak istedi. Allah Resulü(s.a.v):

— Yerinizden kalkmayın… Benden istediğin şeyden daha hayırlısını size haber vereyim mi? dedi. Ali ve Fatîma:

— Evet, haber ver, dediler. Resulullah(s.a.v) şöyle buyurdu.

— Bu Cebrail’in bana öğrettiği şu kelimelerdir: Her namazın sonunda otuz üç kez “ Subhanallah!”, otuz üç kez “ Elhamdülillah!”, otuz üç kez de “ Allah’u Ekber!” dersiniz. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır. Bunun üzerine Hz. Fatîma:

— Ben Allah’tan ve Resulü’nden memnun ve razıyım, dedi.

İşte Allah Resulü’nün kızı Fatîma’nın ve damadı Hz. Ali’nin hayatı buydu. Onlar elde olana kanaat ettikleri gibi ihtiyaç fazlasını da elde tutmazlardı. Öyle ki bazen elde avuçta ne varsa fakirlere verirlerdi. Onlar kendilerine elbise, süs, ziynet olarak takva, zikir, sabır ve şükrü seçmişti. Acaba günümüz İslami aile ne halde? Dünya süsü, lüksü ve metaına verilen değer, zaman ve çalışmanın ne kadarı ibadet, ilim ve tebliğ için ayrılıyor. Eşlerden biri İslami bilinç, şuur, hidayetten yoksun ya da bu yönde gevşek iken diğer eş ne kadar hassas davranıyor. Dünyevi isteklere sıra gelince bazen küçük bir isteğin ihmali, göz ardı edilmesi küskünlüğe, sürtüşmeye, kavgaya yol açıyor.

Hz. Fatîma, evliliğinin 3. yılında Ramazan ayında ilk çocuğu Hasan’ı, bir yıl sonra da Şaban ayında Hüseyin’i dünyaya getirmiştir. Daha sonraki yıllarda küçük yaşta ölen Muhassin ile Ümmü Gülsüm ve Zeynep doğmuştur. Hz. Hasan doğunca Resulullah(s.a.v), çok sevinmiş, saçının ağırlığınca gümüş sadaka olarak vermişti. Resulullah(s.a.v), torunlarını çok severdi ve derdi ki:

“Bu ikisi( Hasan ve Hüseyin) benim oğullarımdır ve kızımın oğullarıdır. Allah’ım! Ben onları seviyorum. Onları Sen de sev! Onları sevenleri Sen de sev!”

Bir gün Hz. Ali, Resul-i Ekrem(s.a.v)’e:

“Allah Resulüne hangimiz daha sevgilidir? Kızın Zehra mı, yoksa onun kocası Ali mi?” diye sordu. Resulullah(s.a.v) buyurdu ki:

“ Fatîma bana senden daha sevgilidir, sen de benim yanımda ondan daha azizsin!”

Hz. Fatîma, İslam’ı, babası Allah Resulü’nün sünnetini yaşam tarzı seçmişti. Sade ve mütevazı bir gidişata razı olmuştu. Allah Resulü, Hz. Fatîma’yı görünce sevinir, onu ayakta karşılar, onun elini tutar ve yanaklarından öperdi. Ona güzel ve iltifatlı sözler söyler, onu yanında oturturdu. Fatîma da babasına saygı, hürmet ve sevgide bir aşk pervanesiydi. Onun etrafında dört dönerdi. Ona olan hasretinden sevgi gözyaşları dökerdi. Peygamberimiz(s.a.v) bir sefere giderken en son Hz. Fatîma ile vedalaşır, seferden dönünce de ilk olarak onunla görüşürdü. Kadınlardan en çok Fatîma’yı, erkeklerden en çok Ali’yi severdi.

Resulullah(s.a.v), hasta yatağında iken kızı Fatîma ona geldi. Allah Resulü, ona:

“Hoş geldin, kızım! dedi. Onu sağ tarafına oturttu. Hz. Ayşe annemiz şöyle der: ‘Resulullah(s.a.v):

— Fatîma kızım! Bana doğru eğil, dedi. Fatîma, Ona doğru eğildi. Bir süre onunla fısıldaştı. Sonra Fatîma, Ondan ağlayarak doğruldu. Allah Resulü, tekrar ona: ‘bana doğru eğil!’ dedi.  Fatîma yine eğildi. İkinci kez de fısıltıyla Onunla konuştu. Bu defa Hz. Fatîma, Ondan gülümser bir halde ayrıldı.”

Hz. Fatîma, bu fısıldamanın hakikatini ancak Resul-i Ekrem(s.a.v)’in vefatından sonra açıkladı ve dedi ki:

— Birincide: “Cebrail, bana Kur’an’ı her yıl bir defa okuturdu. Bu yıl ise iki defa okuttu.” dedi.

— Baba! Bu ne anlama geliyor?

— Sanıyorum bu sene, benim yaşamımın son senesi olacak. ( Bu durum Fatîmat’uz- Zehra’yı sarsar ve o, çok üzülür. Gözleri yaşarır. Akabinde Allah Resulü sözlerini şöyle tamamlar):

— Ve sen kızım! Benim ailemden ilk kişi olarak bana sen kavuşacaksın.

Hz. Fatîma vefatına yakın cenazesinin kimse tarafından görülmemesini vasiyet etmişti. Vefat edince Esma Binti Umeys’in tavsiyesiyle hurma çubuklarından yapılan bir örtüyle cenazesi örtülmüş. Hayâsı o kadar ziyadeydi ki, cenazesinin dahi yabancı gözlere görünmesine razı olmadı. İslami tesettürü layık vecihle anlamayan kadınların kulakları çınlasın!

Cennet hanımefendisi Hz. Fatîma, Resulullah’ın vefatından altı ay sonra( Hicretin 11. yılında Ramazan ayının dördünde Salı gecesi) vefat etti. Allah (cc) rahmet etsin, mekanı babasının (sav) yeri olsun.

İbrahim Dağılma

Kaynak:DoğruHaber

Yorumlar

  1. KAYITLI YORUM BULUNAMADI

( Sizin Görüş ve Önerileriniz Bizim İçin Çok Önemlidir O Sebeple Yorumlarınızı Bizden Esirgemeyiniz )
Yorum Yaz